6 Eylül 2010 Pazartesi

KAZEPİN Tablet

Günsa


Etken Madde(ler):
Karbamazepin 200 mg

Piyasa Şekilleri:
160 tablet, 24 tablet içeren blister ambalajlarda.

Kullanım Şekli:
Antiepileptik ilaçlar mümkün olduğunca tek başına kullanılmalıdır. Doz, azdan başlayarak giderek artırılmalı ve hastaya göre ayarlanmalıdır. Tedaviye başlanacağı zaman, hastanın önceden kullanmakta olduğu bir başka antiepileptik ilaç varsa, bu ilacın dozu yavaş yavaş azaltılarak kesilmelidir. Yetişkinlerde; başlangıç dozu günde 1-2 kez 200 mg'dır. Hastanın durumuna göre bu doz yavaş yavaş artırılarak günde 2-3 kez 400 mg'a çıkartılmalıdır. Çocuklarda: 1 yaşın altında: Günde 100-200 mg. 1-5 yaş: Günde 200-400 mg. 5-10 yaş: Günde 400-600 mg. 11-16 yaş: Günde 600-1000 mg. Bu miktarlar günde 2-4 eşit dozlarda bölünerek verilmelidir. Trigeminal nevralji: Günlük 200-400 mg başlangıç dozu, ağrı kayboluncaya kadar azar azar artırılır. Yaşlılarda ve duyarlı kişilerde 2x100 mg'lık başlangıç dozu önerilir. Alkolü bırakma sendromu: Ortalama doz günde 3x200 mg'dır. Diabetes insipidus: Günde 2-3x200 mg'dır. Ağrılı diyabetik nöropati: Ortalama doz günde 2-4x200 mg'dır.

Endikasyonları:
Epilepsi: Parsiyel nöbetler; kompleks semptomatolojili, basit semptomatolojili. Primer jeneralize epilepsi veya tonik klonik komponentli sekonder jeneralize epileptik nöbetler. Bu nöbetlerin karışık şekilleri. Karbamazepin hem monoterapi hem de kombine tedavi için uygundur. Genellikle absans nöbetlerinde (petit mal) etkin değildir. Bipolar bozukluklar (profilaksi ve tedavi): tek başına lityum veya nöroleptikler ile tedaviye cevap vermeyen veya böyle bir tedaviyi tolere edemeyen manik-depresif hastalarda karbamazepin tek başına veya lityum ve/veya antidepresanlar veya antipsikotikler ile kombinasyon şeklinde kullanılır. Alkolü bırakma (alkol yoksunluk) sendromu. İdiyopatik trigeminal nevralji ve multipl skleroza bağlı trigeminal nevralji. İdiyopatik glossofaringeal nevralji. Diabetes insipidus sentralis ve ağrılı diyabetik periferik nöropatide endikedir.

Kontrendikasyonları:
Karbamazepine veya yapısal olarak benzerlik gösteren ilaçlara (trisiklik antidepresanlar) aşırı duyarlıkta, atriyoventriküler blok, geçmişte kemik iliği depresyonu veya akut fasılalı porfirisi olan hastalarda kondrendikedir. Teorik olarak (trisiklik antidepresanlarla yapısal ilişki) karbamazepinin MAO inhibitörleri ile kombine kullanımı tavsiye edilmez. MAO inhibitörleri verilmeden en azından 2 hafta veya klinik durum elverirse daha uzun bir süre önce kesilmelidir.

Uyarılar:
Karbamazepin kullanımı ile ilişkili olarak aplastik anemi ve agranülositoz bildirilmiştir, görülme sıklığı çok düşüktür. Bazen karbamazepin kullanımı ile ilişkili olarak, trombosit veya lökosit sayısında geçici veya kalıcı bir azalma oluşur. Bununla birlikte, vakaların çoğunda bu etkilerin geçici oldukları kanıtlanmıştır ve aplastik anemi veya agranülositoz başlangıcının belirtileri oldukları düşünülmemektedir. Bununla beraber, tedaviye başlamadan önce temel alınmak üzere trombositler, muhtemelen retikülositler ve serum demiri dahil, tam kan sayımı yapılmalıdır. Eğer tedavi sırasında kesinlikle düşük veya azalmış lökosit veya trombosit sayısı gözlenirse, hasta ve kan sayımı yakından takip edilmelidir. Eğer önemli bir kemik iliği depresyonu belirtisi görülürse karbamazepin kesilmelidir. Eğer ciddi deri reaksiyonlarını, örneğin; Stevens-Johnson sendromu, Lyell sendromu, akla getirecek belirti ve semptomlar görülürse karbamazepin derhal kesilmelidir. Atipik şuur kaybı nöbetlerini de içeren, karışık nöbetleri olan hastalarda, dikkatle kullanılmalıdır. Çünkü, karbamazepin yaygın konvülsiyonların sıklığının artışı ile ilişkili bulunmuştur. Nöbetlerin alevlenmesi halinde karbamazepin kesilmelidir. Hastalara ateş, boğaz ağrısı, kızarıklık, ağız ülserleri, kolay çürük oluşumu, peteşi veya hemorajik purpura gibi muhtemel hematolojik bir problemin erken toksik belirti ve semptomları ve dermatolojik veya hepatik reaksiyonların semptomları bildirilmeli ve bu belirtiler görülürse derhal doktora başvurmaları öğütlenmelidir. Karbamazepin; geçmişinde kardiyak, hepatik veya renal bozukluğu olan, diğer ilaçlara karşı istenmeyen hematolojik reaksiyon gösteren veya karbamazepin ile tedavinin kesildiği hastalara, yarar-zarar oranı iyice değerlendirildikten sonra ve yakın bir gözetim altında verilmelidir. Özellikle geçmişinde bir karaciğer rahatsızlığı olan hastalarda ve yaşlı hastalarda, temel karaciğer fonksiyonu tayin edilmeli ve karbamazepin ile tedavi sırasında periyodik kontroller yapılmalıdır. İleri derecede karaciğer bozukluğu veya aktif karaciğer hastalığı durumlarında derhal kesilmelidir. Temel ve periyodik tam idrar tahlili ve kan üre azotu tayinleri tavsiye edilmektedir. Karbamazepin hafif antikolinerjik aktivite gösterir, bu nedenle intraoküler basıncı artmış olan hastalar tedavi sırasında yakından gözlenmelidir. Yaşlı hastalarda latent bir psikozun aktivasyonu, konfüzyon veya ajitasyon olasılığı akılda tutulmalıdır. Çok ender olarak erkeklerde azalan fertilite ve/veya anormal spermatogenez görüldüğü bildirilmiş, nedensel bir ilişki kurulmamıştır. Oral kontraseptif alan kadınlarda kanama görüldüğü bildirilmiştir. Karbamazepinin dozu ve plazma düzeyleri ve plazma düzeyleri ile klinik etkinliği veya tolerabilite arasındaki korelasyon oldukça önemsiz olmasına rağmen; nöbet sıklığında çarpıcı artış/hasta uyumunu doğrulama; hamilelik; çocukların veya yetişkinlerin tedavisi; şüpheli emilim bozuklukları; birden fazla ilaç kullanıldığında şüpheli toksisite gibi durumlarda plazma düzeylerinin izlenmesi yararlı olabilir. Eğer karbamazepin tedavisinin birdenbire kesilmesi zorunlu ise, yeni antiepileptik bileşiklere geçiş uygun bir ilaç (örneğin i.v. veya rektal diazepam veya i.v. fenitoin) kontrolünde yapılmalıdır. Neden olduğu sersemlik ve uyuşukluk, özellikle tedavinin başlangıcında veya doz ayarlamaları ile ilişkili olarak, hastaların reaksiyon yeteneğini azaltabilir; bu yüzden hastalar araba sürerken veya makine kullanırken çok dikkatli olmalıdırlar. Epileptik hamilelerin özel bir dikkatle tedavi edilmeleri gerekir. Karbamazepin doğurganlık çağındaki kadınlarda mümkünse monoterapi şeklinde uygulanmalıdır. Çünkü antiepileptik ilaçlarla kombine (valproik asit karbamazepin fenobarbiton ve/veya fenitoin gibi) tedavi gören hamilelerin bebeklerinde konjenital malformasyon (anomali) görülme sıklığı, monoterapi gören hamilelere göre daha fazladır. Etkin olan en küçük doz verilmelidir; ayrıca plazmada etken madde konsantrasyonunun izlenmesi önerilir. Özellikle hamileliğin ilk 3 ayı içerisinde yarar/zarar oranı dikkatle değerlendirilmelidir. Epileptik annelerin bebeklerinde, malformasyonlar dahil, gelişim bozukluklarının ortaya çıkması ihtimali daha yüksektir. Karbamazepin kullanımı ile ilişkili, spina bifida dahil, gelişim bozuklukları ve malformasyonlar çok ender olarak bildirilmiştir. Antiepileptik ilaçların folik asit eksikliğini şiddetlendirdikleri bildirilmiştir. Bu eksiklik tedavi edilen epileptik kadınların bebeklerinde doğum kusurlarının artmasına yardımcı olabilir. Bu yüzden hamilelikten önce ve hamilelik sırasında folik asit takviyesi tavsiye edilir. Bebekte kanama bozukluklarını önlemek için hamileliğin son haftalarında anneye ve daha sonra yeni doğan bebeğe K1 vitamini preparatı verilmesi de önerilir. Karbamazepin, plazmadaki konsantrasyonunun %-60'ı oranında anne sütüne geçer. Karbamazepin kullanan anneler bebeklerini, olası yan etkiler (aşırı uyku gibi) bakımından bebeğin izlenmesi kaydıyla emzirebilirler. Anne sütü alan bir bebekte gelişen şiddetli aşırı duyarlık deri reaksiyonu olgusu bildirilmiştir.

Yan Etkileri:
Özellikle karbamazepin ile tedaviye başlandığında veya başlangıç dozu çok yüksekse veya yaşlı hastaların tedavisinde muayyen tipte , örneğin santral sinir sistemi ile ilgili yan etkiler (uyuşukluk, baş ağrısı, ataksi, sersemlik, halsizlik, çift görme); gastrointestinal sistem bozuklukları (bulantı, kusma), ayrıca alerjik deri reaksiyonları gibi yan etkiler arada bir veya sık sık görülür. Santral sinir sistemi ile ilgili yan etkiler nispeten yüksek doza veya plazma düzeylerindeki düzensizliğe bağlı olarak meydana gelebilir. Bu gibi durumlarda plazma düzeylerinin izlenmesi ve günlük dozun azaltılması ve/veya 3-4'e bölünmüş dozlar şeklinde verilmesi tavsiye edilir. Santral sinir sistemi; Nörolojik: Sık sık sersemlik, ataksi, uyuşukluk, halsizlik; bazen baş ağrısı, çift görme, uyum bozuklukları (bulanık görme gibi); ender olarak anormal istem dışı hareketler (tremor, kas seyirmesi, orofasiyal diskinezi, koreoatetotik bozukluklar, distoni, tikler gibi), nistagmus; çok ender olarak okülomotor bozukluklar, konuşma bozuklukları (dizartri veya telaffuz bozukluğu gibi) periferal nevrit, paresteziler, kas zayıflığı ve paretik semptomlar. Psikiyatrik: Çok ender olarak halüsinasyonlar (görme veya işitme ile ilgili), depresyon, iştah kaybı, huzursuzluk, agresif davranışlar, ajitasyon, konfüzyon, psikozun aktivasyonu. Deri ve uzantıları: Bazen veya sıklıkla alerjik deri reaksiyonları, şiddetli olabilen ürtiker; ender olarak eksfolyatif dermatit ve eritroderma, Stevens-Johnson sendromu, sistemik lupus eritematozusa benzer sendrom; çok ender olarak toksik epidermal nekroliz, fotosensitivite, multiform ve nodüler eritem, deri renginde değişiklikler, purpura, kaşıntı, akne, terleme, saç dökülmesi. Nadiren kıllanma bildirilmiştir, fakat nedensel ilişkisi kesin değildir. Kan: Bazen veya sıklıkla lökopeni; bazen eozinofili, trombositopeni; ender olarak lökositoz, lenfadenopati; çok ender olarak agranülositoz, aplastik anemi, alyuvar aplazisi, megaloblastik anemi, akut fasılalı porfiri, retikülositoz, folik asit eksikliği ve muhtemelen hemolitik anemi. Karaciğer: Sık sık genellikle klinik olarak ilgili olmayan yüksek gama-GT düzeyleri (karaciğer enzim indüksiyonuna bağlı); bazen yüksek alkali fosfataz; ender olarak yüksek transaminaz düzeyleri, sarılık, kolestatik, parenkimal (hepatoselüler) veya karışık şekilli hepatit; çok ender olarak granülomatöz hepatit. Gastrointestinal kanal: Bazen veya sıklıkla bulantı, kusma; bazen ağız kuruluğu; ender olarak diyare veya konstipasyon; çok ender olarak karın ağrısı, glossit, stomatit. Aşırı duyarlık reaksiyonları: Ender olarak ateş, deri döküntüleri, vaskülit, lenfadenopati, lenfomaya benzeyen hastalıklar, artralji, lökopeni, eozinofili, hepatosplenomegali ve anormal karaciğer fonksiyon testlerinin çeşitli kombinasyonları şeklinde görülen, birçok organı tutan, gecikmiş aşırı duyarlık. Diğer organlar (akciğerler, böbrekler, pankreas, miyokard gibi) da etkilenebilirler; çok ender olarak miyoklonus ve periferal eozinofili ile birlikte görülen aseptik menenjit, anafilaktik reaksiyon. Bu şekildeki aşırı duyarlık reaksiyonları görüldüğünde tedavi kesilmelidir. Kardiyovasküler sistem: Ender olarak kardiyak iletim bozuklukları; çok ender olarak bradikardi, aritmiler, senkopla birlikte oluşan AV-blok, kollaps, konjestif kalp yetmezliği, hipertansiyon veya hipotansiyon, koroner arter hastalığında şiddetlenme, tromboflebit, tromboemboli. Endokrin sistem ve metabolizma: Bazen ödem, sıvı tutulması, kilo artışı, antidiüretik hormona benzer etkisine bağlı olarak gelişen, çok ender olarak letarji, kusma, baş ağrısı, mental konfüzyon, nörolojik anormalliklerle birlikte görülen su entoksikasyonuna yol açan hiponatremi ve düşük plazma osmolalitesi; çok ender olarak jinekomasti veya galaktore. Çok ender olarak anormal tiroid fonksiyon testleri: L-tiroksinde (FT4, T4, T3) azalma ve TSH düzeyinde artış (genellikle klinik belirtiler göstermeksizin). Çok ender olarak osteomalaziye neden olan kemik metabolizması bozuklukları (plazma kalsiyum düzeyinde ve 25-OH-kolekalsiferol düzeyinde azalma). Çok ender olarak kolesterol (HDL kolesterol dahil) ve trigliserit düzeylerinde artış. Ürogenital sistem: Çok ender olarak interstisyel nefrit ve renal yetmezlik, ayrıca renal disfonksiyon belirtileri (albüminüri, hematüri, oligüri ve kan üre azotu/azotemi değerinde artış gibi) idrara sık çıkma, idrar tutulması ve seksüel bozukluklar/impotens. Duyu organları: Çok ender olarak tat bozuklukları, lenste opaklaşmalar, konjunktivit, kulak çınlaması, hiperakuzi. Kas iskelet sistemi: Çok ender olarak artralji, kas ağrısı veya kramp. Solunum sistemi: Çok ender olarak ateş, dispne, pnömonit veya pnömoni ile karakterize edilen pulmoner aşırı duyarlık.

İlaç Etkileşimleri:
Hepatik monooksijenaz enzim sisteminin indüksiyonuna bağlı olarak karbamazepin karaciğerde metabolize edilen bazı ilaçların plazma düzeylerini düşürebilir ve etkinliğini azaltabilir; hatta yok edebilir. Klinik gereksinimlere göre dozajları ayarlanması gerekebilen ilaçlar: Klobazam, klonazepam, etosüksimit, primidon, valproik asit, alprazolam; kortikosteroidler (prednisolon, deksametazon gibi); siklosporin, digoksin, doksisiklin, felodipin, haloperidol, imipramin, metadon, oral kontraseptifler (alternatif kontraseptif metodlar düşünülmelidir), teofilin, oral antikoagülanlar (varfarin, fenprokumon, dikumarol). Karbamazepinin plazma fenitoin düzeylerini hem yükselttiği, hem de düşürdüğü; plazma mefenitoin düzeylerini ise nadir durumlarda artırdığı bildirilmiştir. Aşağıdaki ilaçların plazma karbamazepin düzeyini yükselttiği gösterilmiştir: Eritromisin, troleandomisin, muhtemelen josamisin, izoniyazid, verapamil, diltiazem, dekstropropoksifen, viloksazin, fluoksetin, muhtemelen simetidin, asetazolamid, danazol, muhtemelen desipramin ve nikotinamid (yetişkinlerde, sadece yüksek dozda). Kanda karbamazepin düzeylerinin yükselmesi istenmeyen etkilere (sersemlik, uyuşukluk, ataksi, çift görme gibi) neden olabileceğinden karbamazepin dozu duruma göre ayarlanmalı ve/veya kan düzeyleri izlenmelidir. Karbamazepinin izoniyazid ile birlikte kullanımı sonucu izoniyazide bağlı hepatotoksisitede artış bildirilmiştir. Karbamazepin ile lityum veya metoklopramidin ve karbamazepin ile nöroleptiklerin (haloperidol, tiyoridazin) birlikte kullanımı, son kombinasyonda terapötik plazma düzeylerinde bile, nörolojik yan etkilerde artışa neden olabilir. Fenobarbiton, fenitoin, primidon, progabid, teofilin ve ayrıca çelişkili bilgilere rağmen muhtemelen klonazepam, valproik asit veya valpromid de karbamazepinin plazma düzeyini azaltabilir. Diğer yandan valproik asit, valpromid ve primidonun farmakolojik olarak aktif olan karbamazepin -10,11- epoksit metabolitinin plazma düzeyini yükselttiği bildirilmiştir. Doz buna bağlı olarak ayarlanmalıdır. Karbamazepinin bazı diüretiklerle (hidroklorotiyazid, furosemid) birlikte kullanımı semptomatik hiponatremiye neden olabilir. Karbamazepin depolarizasyonsuz blok yapan kas gevşeticilerinin (pankuronyum gibi) etkilerini antagonize edebilir. Bu kas gevşeticilerin dozunun yükseltilmesi gerekebilir ve hastaların beklenenden daha kısa sürede nöromüsküler blokaj etkisindenuzaklaşabilmeleri için, yakından izlenmeleri gerekir. İsotretinoinin karbamazepin ve karbamazepin -10,11- epoksidin biyoyararlanımını ve/veya klirensini değiştirdiği bildirildiğinden, karbamazepinin plazma düzeyleri izlenmelidir. Karbamazepin, diğer psikoaktif ilaçlar gibi, hastanın alkole toleransını azaltabilir, bu nedenle tedavi sırasında alkolden sakınılması önerilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder